Türkiye Petrolleri Cendere Konuk Evinde düzenlenen programa TBMM Başkan Vekili ve Milletvekili Ahmet Aydın, AK Parti milletvekilleri Adnan Boynukara, Salih Fırat, Halil Fırat, Belediye Başkan Yardımcısı Sait Kutlu, Ak Parti Adıyaman İl Başkanı Mehmet Erdoğan, İlçe Başkanı Mustafa Alkayış, Kadın Kolları Başkanı Perihan Gümüş, Gençlik Kolları Başkanı Oğuz Mutlu, partililer ve gazeteciler katıldı.
Programın açılış konuşmasını yapan Ak Parti İl Başkanı Mehmet Erdoğan, programın açılışında yaptığı konuşmada, basının çok önemli olduğunu vurgulayarak, özellikle 15 Temmuz sürecinde basının bu ülkeye çok büyük bir katkısının olduğunu vurguladı.
– KONGRE SÜRECİNİ TAMAMLIYORUZ
Adıyaman AK Parti olarak kongre sürecinin tamamlanmasına az kaldığını aktaran Erdoğan, “Merkez İlçe ve İl Kongresini tamamladık. Önümüzdeki günlerde İl Kadın Kolları ve İl Gençlik kongreleri ile Adıyaman’da kongre sürecini tamamlıyoruz. Bundan sonra hedefimiz nedir; kongreleri tamamlanan bütün ilçelerimizi ziyaret etmeye başladık. Hedefimiz; hem merkez ilçe ve bütün ilçelerde asıl hedefimiz; mahalle teşkilatlarımızı kurmak. Bir nevi güncelleyerek, mahalle teşkilatlarımızın çalışmalarına hız katmak, heyecanını daha da arttırma noktasında bütün ilçe başkanlarımız, il yönetimindeki arkadaşlarımız, birlikte koordineli olarak çalışmaktalar. Hedefimiz Adıyaman’daki çıtayı daha da yükseltmek. 2019 seçimlerine giderken Türkiye’de yüzde 50+1 oranını daha da yukarı çıkarmalıyız. Adıyaman her seçimde fazlasını yapmıştır, daha da yapacaktır. Bu vazife teşkilat mensuplarına düşmektedir. Bu millete hizmet etmek için buradayız. Görevimizin bize emanet edildiği bilincindeyiz” dedi.
– BİR UYUM İÇERİSİNDE ÇALIŞILIYOR
Adıyaman’da bir uyum içerisinde çalıştıklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
“Hizmetlerin kalitesinin arttırılması, hem de hizmetlerin kısa sürede Adıyaman’a getirmek istiyoruz. Almamız gereken çok mesafelerin olduğunun bilincindeyiz. Bu noktada da milletvekillerimizle istişare halindeyiz. Bu millete hizmet etmeye biz sevdalıyız. Hak bildiğimiz yoldan vazgeçmetik, vazgeçmeyeceğiz”
– KİMSENİN KESESİNİ DOLDURMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ
Kimsenin kendi kesesini doldurmaya izin vermeyeceklerini ifade eden Erdoğan, “Bu millete hizmet etme yerine, kendi kesesini doldurma gayreti içinde olan, bu millete hizmet etmeyip, bu milletin geleceğinin çalınması için gayret eden bir anlayışa bugüne kadar AK Parti çatısı altında izin vermedik, bundan sonraki süreçte de bizler AK Parti ailesi olarak tüyü bitmemiş yetimin hakkını müdafa ettik, bundan sonraki süreçte de azimli ve inançlı olacağımızı ifade etmek istiyorum” şeklinde görüşlerini belirtti.
– GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE HAYAL EDİYORUZ
Ak Parti Adıyaman Milletvekili İbrahim Halil Fırat da güçlü bir Türkiye’yi hayal ettiklerini belirterek, şunları söyledi:
“2001’de kurulduğunda şunu söylemiştik. Sayın genel başkanımız, cumhurbaşkanımız şunu belirtmişti; Biz vesayet odakları ile çarpışa çarpışa inşallah hiçbir şey Türkiye’de eskisi gibi olmayacak düsturu ile hakka yapılan hizmeti halka yapılan hizmet olarak, buna rağmen hukuk üstünlüğü olduğu bir dönemde üstünlerin hukukundan çok, hukukun üstün olduğu ve hizmet odaklı ekonomimizi güçlendirecek ileri demokrasi olacağı bir Türkiye hayal ediyoruz. Bunun için inşallah bu vesayet odakları ile çarpışarak, bunları milletimize, halkımıza, aziz milletimize sunacağız demişlerdi. Aziz milletimiz her zaman en iyisine layık demiştik. 2002’de Ak Parti iktidara geldiğinden bu yana hem ekonomi, hem demokrasi alanında, hem de hukuk üstünlüğü noktasında, hem de yapılan hizmetler noktasında, çok iyi yere geldiğimizi görüyoruz. Sağlık, eğitim, enerjide, emniyette, adalette, bir çok alanda Türkiye ekonomide ileri giderken, bunla birlikte Adıyaman gelişiyor, büyüyor. Ak parti iktidara gelmeden önce Adıyaman’a yapılan senelik 10 milyonken bugün ise 400-500 milyon TL’yi bulduğu döneme geldik. Ak parti iktidarı döneminde hizmetlerin en güzeline, en iyisine layık dediğimiz hemşerilerimize hizmet etmekten onur duyuyoruz. Şeref duyuyoruz”
– TÜRKİYE’Yİ ENGELLEMEK İÇİN MANEVRALAR YAPILIYOR
Ak Parti Milletvekili Salih Fırat ise Türkiye’nin engellenmesi için oyunlar oynandığına dikkat çekerek, “Türkiye’nin özellikle son 5 yılda, son 4 buçuk yılda yapacaklarını, yaptıklarını engellemek için çeşitli manevralar yapıldığını hepimiz gördük. Şöyle bir geçmişi hatırlatmak istiyorum; 2013 yılının Mayısını hatırlayalım. 2013 yılının Mayıs’ında Türkiye enflasyonun yüzde 4’lere düştüğü, banka faizlerinin yüzde 4-5’lerde olduğu, IMF’ye borcun kapattığı, hatta IMF’ye borç para vereceğini taahhüt eden bir Türkiye Cumhuriyeti tablosu var. Diğer taraftan yıllardır devam eden Türkiye’deki bir iç sorun vardı biliyorsunuz. PKK ile olan iç çatışma. Onu da çözmek üzere bir program başlatmıştır, çözüm süreci adı altında. Tabi durum böyle olduğunda Türkiye’nin bu gidişatından rahatsız olanlar, biz Türkleri ne yapalım da engelleyelim?. Önce bu sahte hocalar, sahte Fetocular, hain Fetö terörü, çözüm sürecini baltalamaya çalıştı. Diğer taraftan Mayıs’ın sonunda o Türkiye’nin demin bahsettiğim tablosunu bozmak üzere sözde doğa, çevre ve ağaçla beraber gezi sürecini başlattılar. Yine şimdi görüyoruz ki yine bu sahte Fetocular bu işin içinde. Türkiye’nin 74 eyaletinde, her tarafta eylemler başlattılar, milleti provakate ettiler, acaba nasıl olur da Mısır gibi, Tunus gibi, Cezayir gibi, Libya gibi Türkiye’yi bir halk isyanıyla karşı karşıya getirebiliriz diye. Bundan başarılı olamadılar. Devamında 17-25 Aralık sürecinde biliyorsunuz siyasi bir darbe yapmaya kalktılar, onu da başaramadılar. 30 Mart 2014 seçimlerinde yine Ak Parti’nin karşısında kim varsa, Komünist Partisinden tutun da en uçtaki radikal parti kim olursa olsun, hangi bölgede güçlüyse, bu FETÖ’nün hainleri onları desteklemek için vatandaşlarını yönlendirmeye çalıştılar. Onda da yine milletimiz başarılı oldu, bunlara izin vermedi. 7 Haziran seçimlerine geldik. Keza yine aynı şeye devam ettiler. Tek başına Ak Partinin iktidara gelmesini engelleyebildiler. Ama yine vatandaşımızın desteği ve parti liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın dirayetli duruşu, ileriyi görüşü, siyaseti okumasıyla biliyorsunuz erken seçim kararı alındı. Hükümet kurulamayınca 45 gün içinde, erken seçim kararı alındı. 1 Kasım’da halkımız bu tabloyu görünce tekrar Ak Partiye destek verdi, yüzde 49 buçuk oranında, tek başına iktidara getirdi. Biz koalisyon olaylarının yaşanmaması için Türkiye’nin hükümet sisteminin değişmesi gerektiğine inanarak cumhurbaşkanını, hükümet sistemini halkımız güvenoyuna sunduk. Halkımız yaklaşık yüzde 51 buçuk oyla bu sistemi kabullendi ve 2019 seçimlerinde inşallah Türkiye yeni hükümet sistemiyle tanışmış olacak. Şimdi de bu hükümet sisteminin gitmemesi için her türlü çabayı göstermeye çalışıyorlar. Türkiye’de yine ortalığı karıştırmaya çalışıyorlar. Yanı başımızda Suriye’yi görüyorsunuz, Irak’ı, İran’ı görüyorsunuz, Suriye savaşından yararlanarak orta doğuda kaotik bir ortam oluşturarak bunun ateşini de Türkiye’ye yayarak Türkiye’nin bu ilerleyişini durdurmak istiyorlar. Suriye’de biliyorsunuz Amerika’nın, Rusya’nın ve diğer egemen ülkelerin bir takım oyunları var. Bölgeyi huzur ortamı olmaktan çıkarmaya çalışıyorlar. Bu bölgede huzuru koruyabilen, komşulara sahip çıkabilen, komşulara evini açan Türkiye Cumhuriyetini acaba nasıl yıpratabiliriz diye çaba sarfediyorlar. Yanı başımızda Türkiye’nin huzurunu bozacak olan terör örgütlerine yaklaşık 60 yıl mütediğimiz dediğiz, ortak müttfiğimiz dediğimiz Amerika Dış Devletlerin yanı başımızda Türkiye’ye tehlike salabilecek teröristlere destek olduğunu görüyorsunuz. Evet arkadaşlar, bütün bu tablolar Türkiye Cumhuriyetinin ortadoğuda lider olma yolundaki engellerdir. Ama biz milletimizle beraber bu engelleri tek tek aşacağız.” şeklinde konuştu.
– TÜRKİYE CİDDİ BİR BADİREDEN GEÇİYOR
Ak Parti Adıyaman Milletvekili Adnan Boynukara da Türkiye’nin ciddi bir badireden geçtiği noktasında uyarıda bulunarak, şöyle konuştu:
“Son birkaç yıldır tekrarladığımız bir cümle var. Türkiye’nin ciddi bir badireden geçtiği, Türkiye’nin ciddi bir kıskaca alınmak istediğini sürekli söyleyip duruyoruz. Bazıları için bunlar birer laf olarak görülebilir, çok ciddiye alınmayabilir ama bu işlerin hepsinin arka planı var. Türkiye demokrasisi tanımlanırken genellikle kullandığımız kavram Türkiye’deki demokrasi, darbeler arası demokrasi tarihidir. Sürekli bir biçimde darbelerle, askeri müdahalelerle kesilen bir demokrasi geçmişimiz oldu ve bu devam ediyor. Darbelerin aslında bir açık amaçları var, bir de gizli, örtülü amaçları var. Açık amaçlar siyasete müdahale etme, aksayan sistemin aksayan yönlerini onarma, siyasi kadrolarda değişime gitme şeklinde bunları özetlemek mümkün. Gizli amaçlar ise daha büyük oranda ve daha küresel bağlamdaki amaçlardır. Bakın Türkiye’nin son 40 yılını esir alan iki terör örgütünden bahsediyoruz. Birisi PKK diğeri Feto. 12 Eylül darbesinden sonra yapılan milli güvenlik kurulu toplantılarının birinde Nato’nun Türkiye’ye önerdiği bir konsept konuşuluyor. O konsept kapsamında bu iki örgütün önü açılıyor. PKK orada örgütleniyor, 3 yıl sonra Türkiye’nin içinde eylem yapmaya başlıyor ve o gün bugündür Türkiye’yi esir eden, kuşatan bir terör örgütü olarak varlığını sürdürüyor. FETO’da aynı dönemde önü açılan, bir biçimde toplumun kılcal damarlarına kadar sirayet etmesine imkan tanınan bir örgüt. Bu iki örgütün Türkiye’nin son 45 yılını, 40 yılını esir aldığını hepimiz izliyoruz. Maalesef bugünde devam ediyor. Bu tür oluşumların önüne geçmenin yolu aklı devreye koymak. Yapılan darbelerin arkasındaki amaçları net bir şekilde ortaya koy, onları tartışırsak hangi çözümleri, hangi tedbirleri almamız gerektiğini de o zaman görürüz. Aslında bu oyunu kuranlar bizim darbelerin gizli amaçlarını anlamamızı engellemek için de farklı bir oyun kuruyorlar. Bizi darbelerin görünür sonuçları üzerinden tartışmaya itiyorlar. Nedir bunlar? 12 Eylül’ü konuştuğumuzda hepimiz biliriz, şu kadar insanın tutuklandığı, bu kadar insanın idam edildiği, şu kadar insanın işkenceden geçirildiğini konuşuruz. Aynı şekilde 60 ihtilalini konuştuğumuzda idamları hep tartışırız. 28 Şubatta işte mağduriyetleri gündeme getiririz. İşte bunlar sonuçlar. Sonuçlara takılırsak ilerleyemeyiz. Sonuçlara takılırsak bu ülkenin geleceğine ilişkin yeni bir adım atamayız. Onun için sonuçları görelim, sonuçları unutmayalım, sonuçları kaydedelim, hafızamızı burada güçlü tutalım ama bunun arkasındaki asıl oyunu görüp ona ilişkin bu ülkenin geleceği konusunda bir adım atmamız lazım. Bunun da yolu aklı devreye koymaktır. Bizim hamasete değil akla ihtiyacımız vardır. Aklı devreye koyduğumuz zaman bu ülkenin çözemeyeceği hiçbir sorun yoktur. Çünkü bu ülkenin birikimi, bu ülkede yaşayan insanların birikimi, tüm sorunları, tüm problemleri çözebilecek bir güce sahiptir. Bugün uğraştığımız PYD veya YPG adı ne olursa veya SDG, Suriye Demokratik Güçler denilen unsurların hepsi, bakın ta 80 ihtilalinden önce oluşturulmuş olan ve küresel istihbarat örgütlerinin nüfus ettiği örgütlerin bugünkü türevleri. KCK’nın bir genel şeması vardır yani biz hep PKK’yı biliriz, onun üst örgütlenmesi KCK’dır, KCK’nın en üsttedir, KCK’nın altında PKK, PYD, YPG gibi tüm örgütler vardır. Bunun için onların şemasında da açık bir şekilde bu net olarak orada görülüyor, orada var. Yani bunu, bu tartışılacak bir konu da değil bizim açımızdan, biz bunu çok sık gündeme getirdiğimizde Amerika isim değişikliğine giderek bizi kandıracağını varsaydı veya değerlendirdi. Ama kesin olan nokta şu, bu tür örgütlerin tümünü biz şöyle tanımlıyoruz; çok ortaklı şirketler bunlar. İstihbarat örgütlerinin belli oranda hisse sahibi olduğu şirketler. O hisse oranında kullandıkları şirketler. Feto da böyledir, DAİŞ de böyledir, PKK da böyledir. Bakın 2010-2011 yılında Amerika Birleşik Devletlerini İstihbarat Örgütünün bir kanadının Afganistan’daki kimi El Kaide unsurlarını Irak’a taşıdığını defalarca konuştuk, yazdık. Ve buraya taşıyorlar, burada yeni bir örgüt kuracaklar dedik. Bunu görmek için çok stratejik olmaya gerek yok, çok akıllı olmaya gerek yok. Yani görünür medya mecralarını düzgün takip ettiğinizde bunların hepsini görüyorsunuz. 2013’de 2014’de DAİŞ’i bu coğrafyanın başına bela ettiler. Şu anda da bunu sürdürüyorlar. Onun için bu bölgenin, bu bölge insanının yani burada sadece Türkiye’yi kastedemiyorum, bizim coğrafyamızda yaşayan tüm insanların aklı devreye koymaları gerekiyor.”
– SURİYE’NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNDEN YANAYIZ
Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olduklarını vurgulayan Boynukara, “Suriye’deki meselelerle ilgili konuşulurken kimi bu kişiler işte bizim orada ne işimiz var diye bir soru soruyorlar. Türkiye’nin oraya ilişkin operasyonlarını eleştiriyorlar. Ki şunu görmemiz lazım, birincisi bizim temel amacımız vatandaşın can ve mal güvenliğinin korunması, sınır güvenliğinin korunması. Türkiye’nin bunun dışında hiçbir amacı yok, hiçbir hedefi yok. Türkiye Suriye’nin, Irak’ın veya diğer ülkelerin toprak bütünlüğünden yana ama oralarda bir devlet yoksa, oralarda terör örgütleri yuvalanıyorsa, o terör örgütleri bizim canımızı yakıyorsa bizim buna müdahale etmekten başka yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Çünkü biz sonuçta devlet dediğiniz organizasyonun en temel vazifesi vatandaşlarının canını, mal güvenliğini korumak, bunu teminat altına almak. Diğer bir noktası da şu; Misaki Milli haritasını hatırlarsınız hepiniz. Yani Kurtuluş Savaşı döneminde kurucu iradenin temel sınır olarak belirlediği bölgeler, aslında şu an Suriye’nin büyük bir kısmı Misaki Millinin içinde olan haritalar. O haritaya bakarsanız Irak’ın büyük bir kısmı bizim Misaki Milli diye Lozana gittiğimiz haritanın içinde olan alanlardır. Dolayısıyla sizin bir biçimde vatandaşınız olan, bir biçimde akrabanız olan, bir biçimde kardeşlik bağınız olduğu insanların acılarıyla, dertlerle ilgilenmeniz kadar normal hiçbir şey yok. Olan biteni bu çerçevede değerlendirmekte fayda var diye düşünüyorum”dedi.
– ADIYAMAN’DA SULAMA ÖNEMLİ
Adıyaman’da sulu tarım konusunda da değerlendirmede bulunan Boynukara, şöyle devam etti:
“Tabi yerel bizim açımızdan önemli konulardan birisi de Adıyaman’ın ihtiyaçları, Adıyaman’ın sorunlarıdır. Bizim konuştuğumuz temel bir şey var, bir şeyimiz de iktidar partisinden var olan milletvekilleri arasında ciddi bir işbirliği söz konusuysa Ankara’dan, merkezi hükümetten koparamayacağı hiçbir talep olmaz. Siz kendi aranızda bir teşkilatlarınızda, milletvekillerinizde, belediye başkanlarınızda hep birlikte bir birlik oluşturursanız, bir güç olarak var olursanız Ankara’da çaldığınız her kapı size açılır. Götürdüğünüz taleplerin büyük bir kısmını karşılayabilirsiniz. Son zamanlarda bunun meyvelerini alıyoruz. Bizim açımızdan temel olan konu Adıyaman’daki bu uçsuz bucaksız arazinin sulanması. Sayın başbakana, sayın cumhurbaşkanına, sayın bakanlara ısrarla söylediğimiz şey şu, Adıyaman suyun içinde yüzen ama toprakları sulanmayan bir şehir. Havaalanından uçakla geldiğinizde, yukarıdan baktığınızda gördüğünüz manzara içinize siniyorsa bizim diyeceğimiz hiçbir şey yok. Ama içinize sinmiyorsa bu şehrin taleplerinin karşılanması lazım diye ifade ediyoruz. Bunun için de son yıllardaki o şu an inşaatı devam eden üç baraj inşaatımız var, yatırım 2018 yatırım programına alınan barajlar var, Çetintepe Barajı’nda bir sıkıntı vardı onun ihalesi yapıldı. Koçali Barajı aynı şekilde devam ediyor. Fakat bu süreçte dediğimiz diğer bir konu daha var. Barajların bitmesi bizim meselemizi çözmüyor. Barajlarla birlikte sulama kanallarının da yapılması lazım, eşgüdüm yapılması lazım. Bunlar baraj bitti, su doldu, su orada, biz burada susuz, bu bizim işimize yaramaz. Bu bizim kabul edeceğimiz bir şey değil. Barajlarla birlikte bu sulama sistemlerinin de eşgüdüm olarak yapılması lazım ki bu şehrin problemleri çözülsün”
ULAŞIM SORUNU
Ulaşım sorununa da değinen Boynukara, “Ulaşımla ilgili sıkıntılı iki noktamız var. Hepinizin bildiği Gerger yolu ve Çelikhan yolu, bu ikisini de inşallah 2018 yatırım programına alınacağını biliyoruz, çünkü ilgili yöneticilerle, sayın bakanlarla görüştük, konuştuk, arkadaşlarımızın yoğun bir gayreti sonucu bunların yatırım programına alınacağını bekliyoruz. O zaman Adıyaman çok daha rahat hale gelir. Bizim kurtuluşumuz sulu tarım. Sulu tarım, verimli tarım, verimli tarımla birlikte sermaye birikimi, sermaye birikimi tarıma dayalı sanayi, tarıma dayalı sanayi diğer yan sanayi… Bunların hepsi birbirini tetikleyecek, birbirini besleyecek mecralar. Umarım bunu kısa sürede gerçekleştiririz. Hem Adıyaman insanı kurtulur. Urfa’nın bizden önde olmasının tek nedeni suyun 15-20 yıl önce oraya gitmiş olması. Urfa’nın bizden başka hiçbir artı avantajı yok. Yani 20 yıl önce, 25 yıl önce su oraya gidince adamlar seviye atladılar. Yani çocukluğumda hatırlarım, Urfa’ya gittiğimizde Adıyaman’dan daha köy gibi bir yerdi. Yani şu an Karaköprü’de girdiğimizde gördüğümüz manzara suyun toprakla buluşmasının manzarasıdır. Onun için elbirliğiyle bunu sürdürmemiz lazım. Bunun takipçisi olmamız lazım. Sonuçta bu milletvekillerinin veya Ak Parti teşkilatının meselesi değil, bu Adıyaman’ın meselesi. Dolayısıyla hangi siyasi görüşte olursak olalım, hangi partide mücadele ediyorsak edelim ama Adıyaman söz konusu olduğunda birbirimizi ikaz edip birlikte adım atmamızda büyük fayda var. Bu şehrin çıkarı açısından” ifadelerini kullandı.
– TÜTÜN TARTIŞMALARI
Tütün tartışmalarına da değinen Boynukara, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Son bir cümle, bu tütün konusunda aslında dört Ak Parti milletvekilinin birlikte olmasından nasıl bir sonucun elde edileceğini biz tütün meselesinde gördük. Her ne kadar Adıyaman’da kimi insanlar, milletvekili arkadaşlarımızın isimlerini lekeleyecek, kimi dedikodular üretmiş olsa da bu dört arkadaşın çabası sonucu bu sonuç elde edildi. Bunu net bir şekilde görmemiz lazım. Adıyaman çiftçisini, Adıyaman üreticisini üç-beş tütün zenginine, üç-beş tüccara meze etmememiz lazım, bunu hep birlikte engellememiz lazım. Geçen gün bir fotoğraf, bir arkadaşımız bir fotoğraf paylaştı. Şimdi bu kavgaların verildiği günlerde ortada olmayan, hiç görülmeyen insanlar tütün sorununu çözülüp yasal bir zemine kavuşunca ortaya çıkmışlar. İşte Tokat’tan, Muş’tan, Hatay’dan şuradan, buradan, farklı yerlerden… Bakın bu ülkenin başbakanı Adıyaman tütünü diye konuştu. Niye çünkü Adıyaman milletvekilleri bu mücadeleyi verdi. Hatay milletvekilleri yoktu, Tokat milletvekilleri yoktu veya Samsun veya Muş veya diğer Bitlis veya diğer yerler… Ve maalesef tütün ticareti üzerinden çiftçinin emeğini kullanan, emeği üzerinde sömürü aracı olarak gören kimi tüccarlarımız da, Adıyamanlı tüccarlarımız da o fotoğrafın içindeydi. Bence bunu görmemiz lazım, net bir şekilde görmemiz lazım. Sayın başbakanımızın da, bizim dört milletvekili arkadaşımızın da söylediği tek şey “Biz Adıyaman üreticisini, Adıyaman tütün üreticisini koruyacağız, onların haklarına, hukuklarına sahip çıkacağız.” Bizim yaptığımız budur, bunun dışındaki söylenen sözler, yapılan işler, arkadaşlarımıza yönelik ithamların hepsi kara propagandadır. Bizim bunlara izin vermememiz lazım diye ifade ediyorum. Ben hepinize çok teşekkür ediyorum. Bu bazılarımız için tatil günü, bazılarımız için belki iş günüdür bilmiyorum. Ben hepinize teşekkür ediyorum, vakit ayırıp geldiğiniz için. Hepinize saygılar sunuyorum”
– 2019 TÜRKİYESİ İÇİN ÇABA GÖSTERECEĞİZ
TBMM Başkan Vekili ve Ak Parti Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın da 2019 Türkiye’si için çaba göstereceklerini belirterek, “Hep beraber inşallah 2019’un Türkiye’si için, dahası dünya için bölge bakışına ne anlam ifade ettiğini bilerek 2019’da aslında yeni asrın bizim asrımız olacağını düşünerek, kapıların bu şekilde açılacağını bilerek çalışacağız, gayret edeceğiz. Bugünden itibaren hep sahada olacağız, teşkilatlar olarak hep sahada olacağız. Bundan sonraki süreçte de kendimizi derdimizi idare edeceğiz. Niye siyaset yapıyoruz, neden AK Parti’nin Türkiye için ifade ettiği anlam, dünya barışı için taşıdığı mahiyeti, tüm halkımızla kapı kapı dolaşarak anlatmaya çalışacağız. Burada olan her bir ferdin, tek bir amacı vardır; siyaset yapmanın yegane amacı da halka hizmet etmektir. Başka hiçbir derdimiz yok. Makamların hepsinin geçici olduğunu biliyoruz. Aslolan halkın gönlündeki makama ulaşabilmek, halkın sevgisini kazanabilmek, halkın hayır duasında yer alabilmek, bununda tek bir yolu var, halkımıza hizmet etmektir. Siyasetin tek bir amacı hizmetkar olabilmektir.” dedi.
– ÖNEMLİ OLAN MAKAMLARDA KALABİLMEK
Siyasette önemli olanın makamda kalabilmek olduğunu dile getiren Aydın, şunları söyledi:
“Başka hiçbir amacı yok. 19 senedir resmen siyasetin içindeyim. O zamandan beri çok çalışan, emek veren arkadaşlar biliyoruz. Makamların zaman içinde değiştiğini görüyoruz. İşte değişilen o makamlarda kalıcı olabilmenin yolu halkın gönlünde girebilmekten geçiyor. İsminizi söyleyerek Allah razı olsun diyorlarsa, en zengin adam sizsiniz. Makamın en yüksek adam sissiniz, eğer Allah razı olsun dedirte biliyorsanız. Burada bütün arkadaşların emin olun burada gelemeyenlerinde tek bir bir amacı budur. Bizi diğerlerinden ayıran etmen bu, biz kongrelerimize makam için sandalyeler ile kafa kırmıyoruz. Birbirimize girmiyoruz. Güzel usül içinde makamları tevdi edebiliyoruz. Alıyoruz, veriyoruz. Aslolan bu gönüllerde yer alabilmek, aslolan yetkili kurullar doğrultusunda hepimizin tatlı eda içinde bu görevleri günü geldiğinde bir başka arkadaşımıza bir bayrak yarışı şeklinde devrede bilmektir. Bu anlamda hizmet ederken de en yakın arkadaşlarımız da hep gazeteci arkadaşlarımız sizler oldunuz. Siyasetin en yakınında iyi gününde zor gününde de gazetecileri görürüz. Dara düştüğümüz de gazetecileri görürüz. İyi günde mutlulukta gazetecileri görürüz. Hizmetleri tanıtırken beraber dolaşırız. Karda, çamurda devam eden eserleri birlikte gezdik”
– ADIYAMAN, TARİHİNDE GÖRMEDİĞİ ESERLERE KAVUŞTU
Adıyaman’ın tarihinde görmediği eserlere kavuştuğunu ifade eden Aydın, “Adıyaman hayalinde, tarihinde görmediği pek çok esere kavuştu. Şundan emin olun, hizmet noktasında, yatırım anlamında gidip de döndüğümüz kapı olmadı. Yüzümüze kapanan kapı olamadı. İlgili bürokratlar, genel müdürler, başbakanımız, cumhurbaşkanımız söz konusu Adıyaman olursa kapılar sonuna kadar açılıyordu. Ve ayakları yere basan ne kadar proje varsa, bu projelerin tamamını emin olun hayata geçiriyoruz, bir kısmı bitti, bir kısmı proje aşamasında eğitimden sağlığa, adaletten emniyet,e ulaştırmaya, tarıma sadece spesifik bir alanda değil her alanda müthiş işler yaptık, yapıyoruz da eskiden şurada, burada var. Adıyaman’da yok manşet atarlardı. Adıyaman yine yok. Ama şimdi Adıyaman’da olup da başka yerde olmayan yatırımlar da var. Kaç yerde sert kabuklu meyveler enstitüsü var. Kaç yerde tohum sertifikasyon merkezi var. Kaç yerde dünde gittik, gördük; 220 yataklı hizmet içi eğitim merkezi var. Kaç yerde Nissibi Köprüsü var, kaç yerde bu yapılan yollar. Bu yapılan eğitim imkanları, bu yapılan hastaneler, şimdi ilçelerimiz de hastaneler yaptık. Çelikhan’da vardı bir hastanemiz, modernize ettik. Yatak sayısını 40’a çıkardık. Biz sadece bugün düşünmüyoruz. 20 yıl sorası, 30 yıl sonrası düşünüyoruz. Sadece sorunları sümen altına sürerek geçiştirmiyoruz. Sincik’te hastane, Gerger’de hastane var. Adıyaman’da yatırım programında baharda nasip olur. 300 yataklı kadın doğum çocuk hastanesi akabinde yeni 150 yataklı bir hastane yapacağız. Adıyaman 30-40 yıllık ihtiyaç karşılayacak. İmkanlarda işler yapıyoruz. Adıyaman’da ikili eğitim olmayacak diyoruz. Bütün her yere okullar yapıyoruz. Bunu Adıyamanlı hak ediyor sizler de bizler de hak ediyoruz. Ama bu iktidar hamd olsun hakkı hakkıyla adaletle teslim ediyor. Bunların hepsini yapacağız. Yapmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
– RECEP TAYYİP ERDOĞAN HAZIMSIZLIĞI VAR
Dünyada Recep Tayyip Erdoğan hazımsızlığı olduğunu vurgulayan Aydın, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Dünyada Türkiye karşı özellikle liderimiz Recep Tayyip Erdoğan’a karşı hazımsızlığın olduğunu, aslında Recep Tayyip Erdoğan’ın ne demek olduğunu onlar çok iyi biliyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın ümmet demek olduğunu, mazlumların, mağdurların yegane umudu olduğunu onlarda biliyor. Dolayısıyla bütün oyunlarını o şekilde sahnelemeye çalışıyorlar. Biz Recep Tayyip Erdoğan iktidardan edersek, AK Parti iktidardan edersek işte AK Parti eşittir Türkiye diyorlar. Türkiye işte o eski Türkiye’ye dönüştürmek daha kolay olur yaklaşımı var. O yüzden bütün terör örgütlerini taşeron olarak kullanıyorlar. Binlerce tır silahlar terör örgütlerine gönderildi. O yüzden ekonomik olarak farklı farklı noktalarda da Türkiye’yi bir şekilde köşe sıkıştırmaya çalışıyorlar. Son 5 yılın dünya’da istikrarlı bir şekilde en çok büyüyen 3 ülkesinden biri Türkiye, hatta 2017 son çeyreğinde Çin’i de geride bırakarak dünya’nın en çok büyüyen son çeyrekte ülkesi oldu. Türkiye neye rağmen bu terör örgütleri ve ırak, Suriye’ye rağmen, neye rağmen FETÖ’ye rağmen, içeriden, dışarıdan, tüm fitnecilere rağmen Türkiye yoluna emin adımlarla dönüyor. Biz bunu da biliyoruz. Eski Türkiye’de yazar kasanın hükümeti dağıtmaya yettiğini biliyoruz. Eski Türkiye’de bir kitapçık fırlatmayla gecelik faizlerin yüzde 7 bin 500’lere, 8 binlere çıktığını biliyoruz. Ama Türkiye şuanda ayakları sağlam basıyor ki yere bütün bu olaylara rağmen Türkiye’deki meselelere değil. Dünya’daki tüm meselelere de aktif bir şekilde etkili bir şekilde dahil olan sorun çözme kabiliyeti olan bir Türkiye var. Bütün bu oyunlara rağmen güçlenerek, büyüyerek 2023 hedeflerini doğru ilerleyen bir Türkiye var”