Nüfus olarak çok büyük olmayan, çok gelişemeyen ve kabuğunu kıramayan yerlerde en zor yapılan görevlerden bir tanesi de Gazeteciliktir.
Basın mensuplarının genelde resmi olarak düzenlenen programların açılış konuşmalarında “Basınımızın güzide temsilcileri’’ olarak anılmaları alışık olduğumuz bir hitap ve tanıtım şeklidir.
Küçük illerde veya ilçelerde Gazeteci olmak zahmet, emek ve hatta bedel ödemekle olur. Lakin Güzide Basın Mensupları arasına girmek o kadar zor değil.
Peki Güzide Basın Mensubu kimdir?
Resmi ağızlardan çıkar genelde bu tabir. Bu şekilde anılmak toplum nazarında belli bir kıymet veya kariyer sahibi olmanın belirtisi olarak kabul edilir. Bu şekilde yapılan anons ile kendini seçilmiş olanlar arasında hissediyorsun. Bunun etik olup olmadığını başka zaman detaylı bir şekilde irdeleyebiliriz.
Güzide Basın Mensubu olmanın ilk basamağı herkesle iyi olmaktan geçer. Özellikle siyasiler, resmi kurum ve amirleri ile suya sabuna dokunulmadan yarı resmi bir ilişki şartı vardır.
Olaylara mümkün olduğu kadar iyimser gözle bakmalı ve eleştiriden kaçınmalısı.Yazılarınla veya haberlerinle onları alkışlayanlar olarak tanıtmalısın.
Tüm resmi programlara katılarak, onların istediği gibi yazıyı kaleme almalı ve mümkün olduğu kadar esnek olamaya çalışacak hata bazen bükülmeye müsait olmalısın.
Halkın çıkarlarından önce onların yükselmesi için basamak olmaya müsait olacaksın. Kim güçlü ise onun yanında yer almalı, bazen susmasını bileceksin.
Yemekliprogramlarda önce fotoğrafını çekecek sonra yorum yapmadan, eleştirmeden kendi aranda konuşarak onlara uymaya çalışacaksın. Onların yüzüne baktığında gülümsemeyi unutmayacaksın.
Yazılmasını istemediği konuları karıştırmayacak, bazen onları öven açıklamalar yaparak koltuklarını daha sabit kılacaksın.
İşte o zaman Güzide Basın Mensubu olursun.
Peki Gazeteci kimdir?
Gazetecinin kim olduğu aslında çok kısa bir şekilde net olarak tanımlanabilir.Çünkü Gazeteci olmak Güzide Basın Mensubu olmanın tam tersidir.
Gazetecinin pek rahat bir yaşam biçimi olmaz. Dışlanır, fişlenir hatta çoğu zaman iğrenç iftiralara maruz kalır.
Çünkü şartlar toplumu Güzide Basın Mensubunu sevmeye mecbur kılmış, konuşan ve eleştiren Gazeteciyi değil.
Örnek yaşadığın memlekettesu ve yol problemi var dersen, iktidar partisinin temsilcilerini eleştirirsen, muhalefeti sen ne işe yararsın diyerek göreve çağırırsan, kurumlarda ki eksiklikleri veya görevlerini iyi icra etmediklerini halka yansıtırsan, eğitimde eksiklerimiz var diye acizane sitem edersen, sağlık alanında doktor eksikliği veya yaşanan olumsuzlukları dile getirirsen, akaryakıt istasyonlarının tekelleşerek halka zorla yüksek fiyat diretmesinin etik olmadığını yazarsan, işsizlik gibi büyük bir sorunun halkı adeta yoksulluk çarkı ile ezdiğini yazarsan, kaldırımları işgal eden esnafa buna hakkın yok dersen işte o zaman katırları korkutmuş olursun ve sonun pek hayırlı olmaz.
Şimdi Gazeteci olmak ile Güzide Basın Mensubu olma arasındaki farkı görebildiniz mi?
Peki sizolsanız hangisini tercih edersiniz diye sorarsam hepiniz içinizden veya yüksek sesle tabi ki Gazeteci olmayı dersiniz.
Peki ben bu halk Gazetecileri değil Güzide Basın Mensuplarını hak ediyor dersem incitmiş olur muyum.
Onu bize değil kendinize sorunuz.
Bu güne kadar Gazetecilerin, Güzide Basın Mensubu olmaması için ne yaptınız?
Hangi konuda desteğinizi gösterdiniz?
Hangi yerel gazeteyi ücretini ödeyerek aldınız?
Hangi gazetecinin ne zorluklarda görev yaptığını düşünerek kendinizi sorguladınız?
Eğer cevabının Evet ise size diyeceğim bir şey yok. Siz Gazetecileri hak ediyorsunuz.Fakat cevabınız Hayır ise Güzide Basın Mensupları ile yetinmeye devam ediniz.
İsmail Kaya / KO-30012017